Elektrohipersensitivite
Hastalığı
Nedir?
Elektrohipersensitivite
elektromanyetik
alanlara
karşı aşırı
hassasiyet
sonucu
fiziksel
rahatsızlıklarıngörülmesi
hastalığıdır.Elektrohipersensitivite
sinir
sistemi
rahatsızlıkları,
baş ağrısı,
halsizlik
stres uyku
bozukluğu,
ciltte yanma
ve batma
hissi, acı ,
alerji göz
yanması ,
sabırsızlık
, kaşınma ,
kalp ritim
bozukluğu,
nefes
alamama,
denge kaybı,
defresif ruh
halii
konsantrasyon
bozukluğu ve
benzeri
yaşanan
problemleri
kapsar.
Elektromanyetik
radyasyonun
canlılar
üzerindeki
etkileri
RF
elektromanyetik
dalgalarının
foton
enerjileri,
atomları ve
molekülleri
iyonlaştıracak
düzeyde
değildir.
Elektromanyetik
radyasyonun
göreceli
olarak düşük
frekanslı
biçimleri
olan görünen
ışık,
kızılötesi
radyasyon ve
RF dalgalar
iyonlaştırıcı
olmayan
radyasyona
örnektir.
Ortamdaki
iyonlaştırıcı
olmayan
elektromanyetik
dalgaların
etkisinde
kalma
sonucunda
canlılarda
iki tür etki
oluşabilir:
Isıl etkiler
ve ısıl
olmayan
Etkiler.
Isıl
etkiler,
vücut
tarafından
yutulan
elektromanyetik
enerjinin
ısıya
dönüşmesi ve
vücut
sıcaklığını
arttırması
olarak
tanımlanır.
Bu sıcaklık
artışı,
ısının kan
dolaşımı ile
atılarak
dengelenmesine
dek sürer.
Cep
telefonları
gibi RF
kaynaklarının
sebep
olabileceği
sıcaklık
artışı
gerçekte çok
düşüktür ve
büyük
olasılıkla
vücudun
normal
mekanizmaları
ile kolayca
etkisizleştirilebilir.
Cep telefonu
ile beyinde
oluşabilecek
sıcaklık
artışı
ortalama
0,1∞C
dolayındadır.
Isıl olmayan
etkilere
bağlı olarak
RF
dalgaların
etkili
olduğu iddia
edilen
bozukluk ve
hastalıklar
arasında
beyin
aktivitelerinde
değişiklikler,
uyku
bozuklukları,
dikkat
bozuklukları,
baş ağrıları
bulunmaktadır.
Ancak bu
riskler çok
yüksek
deneysel
dozlar ve
sürelerde
geçerli
olabilir ve
cep
telefonları
gibi
kullanımlar
için geçerli
değildir.
Yüksek
enerjili
iyonlaştırıcı
elektromanyetik
dalgalar,
DNA ve
genetik
malzemeyi
kapsayan
biyolojik
dokuda
hasara yol
açabilen
moleküler
değişikliklere
yol
açabilirler.
Bu etkinin
olabilmesi
için dokunun
x-ışınları
ve gama
ışınları
gibi yüksek
enerjili
fotonlarla
etkileşmesi
gerekir.
BİR BAZ
İSTASYONU
YAKININDA
YAŞAYANLARDA
ELEKTROMANYETİK
HİPERSENSİTİVİTE
SEMPTOMLARI
ARAŞTIRMASI
Elektromanyetik
Hipersensitivite
Semptomları
Semptomlar
-
Genel
Yorgunluk,
halsizlik
-
Cilt
Ciltte
lekelenmeler,
his/duyu
kaybı,
yanma
hissi,
kuruluk,
karıncalanma,
kaşıntı,kızarıklık,
tahriş
-
Sinir
Sistemi
Baş
ağrısı,
başta
ağırlık
hissi,
başta
sıcaklık
hissi,
baş
donmesi,
uyku
bozukluğu,
gerginlik/sinirlilik,
gun
icerisinde
depresif
(sıkıntı,
bunaltı
hissi)
hissetme,konsantrasyon
gucluğu,
bulanık
gorme
-
Hormonal/
Metabolik
Carpıntı,
kulak
cınlaması,
işitme
kaybı,
kulakta
ağrı,
basınc
hissi,
tat alma
gucluğu,
koku
alma
gucluğu,
gozlerde
yanma,
ağrı,
batma,
ishal,
kabızlık,
bulantı,
kusma,
kan
basıncı
yuksekliği
tansiyon
-
Diğer
Kuru
oksuruk,
karın
ağrısı,
nefes
alıp
verme
gucluğu,
boğaz
kuruluğu,
alerji,
sırt
ağrısı,
eklemlerde
ağrı,
ureme
sistemi
uzerine
etkiler
Amac:
Bu
calışmada,
bir baz
istasyonunun
300 metre
yakınında
bulunan
evlerde
yaşayanların;
elektromanyetik
hipersensitivite
(EMH)
semptomlarını
değerlendirmek
amaclanmıştır.
Gerec ve
yontem:
Tanımlayıcı
olan bu
araştırma,
Kecioren
ilcesi,
Aşağı
Eğlence
Mahallesinde
bulunan bir
baz
istasyonunun
300 metre
yakınındaki
182 hanede
yaşayan 18
yaş ve uzeri
195 kişide
yapılmıştır.
Kişilerin
sosyodemografik
ozellikleri,
evde
gecirilen
sure, sinir
sistemi,
cilt,
hormonal ve
metabolik ve
diğer EMH
semptomları,
olası
Elektromanyetik
alan (EMA)
kaynakları
ve genel
sağlık
durumu
araştırmanın
değişkenlerini
oluşturmaktadır.
EMH,
“bireylerin
“elektromanyetik
alana” maruz
kalmaya
bağladıkları
bircok
nonspesifik
semptomlar”
olarak
tanımlanmıştır.
Bulgular:
Araştırmaya
katılan 195
kişinin
%46,2’si
25-44 yaş
grubunda yer
almaktadır.
Katılımcıların
%67,2’si
kadındır.
Katılımcıların
%70,8’i
başının
ağrıdığını,
%64,1’i
gergin ve
sinirli
olduğunu,
%53,8’i ise
uyku sorunu
yaşadığını
ifade
etmiştir.
EMH
semptomlarının
sıklığı
%7,6-%70,8
arasında
değişmektedir.
Araştırmada
katılımcının
beşi mevcut
sağlık
şikayetlerinin,
bilgisayar,
cep
telefonu,
baz
istasyonu ve
televizyondan
kaynaklandığını
ifade
etmiştir.
EMH sıklığı
2,6 olarak
saptanmıştır.
Sonuc: EMH
ile ilişkili
semptomların
oluşmasında
bircok
değişken rol
oynamaktadır.
Kişilerin
farkındalığını
arttırmaya
yonelik
calışmalar
yapılması,
EMH’nin
onlenmesi
icin
oncelikle
halka konu
ile ilgili
bilgi
verilmesi
gerekmektedir.
Cevre,
organizmanın
dışında
bulunan her
şeydir. Bir
diğer
deyişle işi
uzerindeki
dış
etkilerin
butunudur.
Organizmanın
dışında
bulunan ve
onu
etkileyen
her şey
cevresinin
bir
oğesidir.Bu
oğeler,
fizikojeokimyasal,
biyolojik ve
sosyokulturel
faktorler
olarak
tanımlanmakta
ve surekli
organizmayla
etkileşimde
bulunmaktadır.
Bir cok
cevresel
etkilenim
tek başına
spesifik bir
klinik tablo
oluşturmamakta
ve coğu kez
nonspesifik
belirti ve
sonuclarla
karşımıza
cıkmaktadır.
Gunumuzde,
cevresel
etkilenim
sonucu
ortaya cıkan
nonspesifik
semptomlar
gosteren
durumlar
dikkat
cekmeye
başlamıştır.
Bu
durumlardan
birisi de
elektromanyetik
alan
etkilenimi
sonucu
nonspesifik
semptomlarla
seyreden
Elektromanyetik
Hipersensititivitedir
.
Elektromanyetik
alan (EMF,
Electromagnetic
Fields)
terimi;
mikrodalgalar
dahil olmak
uzere 0 Hz
ile 300 GHz
arasındaki
statik
alanları,
dalga boyu
cok uzun
(ELF,
Extremely
Low
Frequency-Son
Derece Duşuk
Frekanslı)
alanlar ve
Radyo
Frekansı
(RF,
Radiofrequency)
olanlarını
kapsar .
Toplumların
gelişmesi ve
yaşanan
teknolojik
değişimlerle
birlikte,
EMA
kaynaklarının
sayısında ve
ceşitliliğinde
ciddi artı
şlar meydana
gelmiştir.
Cep
telefonları,
baz
istasyonları,
bilgisayarlar,
televizyonlar,
mikrodalga
fırın gibi
elektrikle
calışan her
turlu
arac-gerec
ve ev
dışında da
yuksek
gerilim
hatları ve
trafolar bu
kaynaklar
arasında
sayılabilir
.
EMH,
“bireylerin
“elektromanyetik
alana” maruz
kalmaya
bağladıkları
bircok
nonspesifik
semptomlar”
olarak
tanımlanmaktadır
. EMH
semptomları
genel, sinir
sistemi,
cilt,
hormonal ve
metabolik ve
diğer
semptomlar
olmak uzere
beş ana
başlık
altında
incelenmektedir
. Ancak
“elektromanyetik
alan ve
sağlık
etkileri”
hakkında
henuz yeteri
kadar bilgi
bulunmamaktadır
. EMH, ilk
olarak
1980’li
yılların
başlarında
yapılan
calışmalarda
gorsel
cihazlardan
etkilenim
ile ortaya
cıkan deri
semptomları
olarak
bildirilmiştir.
Bu
calışmalarda
katılımcıların
yuz, ust
govde ve kol
derilerinde
batma, yanma
ve kaşıntı
gibişikayetler
saptanmıştır.
Yakın doneme
kadar deri
şikayetleri
EMH’nin
temel
semptomlarını
oluşturmaktaydı
ancak
1980’li
yılların
sonlarına
doğru
yapılan yeni
calışmalarla,
baş ağrısı,
unutkanlık,
konsantrasyon
gucluğu,
yorgunluk,
bulantı,carpıntı
ve ağrı gibi
semptomlarla
seyreden
genel bir
sendrom on
plana
cıkmaya
başlamıştır
. Son
donemde
ingiltere’de
yapılan
calışmalar
toplumun
yaklaşık
%4’unun
ceşitli
derecelerde
elektromanyetik
alandan
etkilendiğini
gostermiştir.
Soğuk
algınlığı
gibi etkiler
artık cep
telefonu ve
bilgisayar
gibi
elektomanyetik
alan
oluşturan
cihazlara
bağlanmaya
başlanmıştır
. isvec ve
Kalifornia’da
bu konuyla
ilgili buyuk
caplı
araştırmalar
yapılmış ve
toplumdaki
EMH
prevalansının
%1,5 ile
%3,0
arasında
değiştiği
saptanmıştır.
Ancak EMH
saptanan
kişilerdeki
semptomların
şiddeti ile
EMA’na maruz
kalma
sureleri
arasında
anlamlı bir
ilişki
saptanmamıştır.
Bu sonuclar
bazı
araştırmacılara,
semptomların
daha cok
psikolojik
nedenlerden
kaynaklandığını
duşundurmektedir.
isvec ve
Norvec’te
yapılan
araştırma
raporları
daha cok yuz
ve deri
semptomları
uzerinde
durmaktadır.
Son
donemlerde
Avrupa ve
ABD’de
yapılan
calışmalarda,
baş ağrısı,
yorgunluk,
kulaklarda
cınlama gibi
norolojik ve
cilt ile
ilgili
semptomlar
olduğu
bildirilmiştir
. Nilsen
(1982) ve
Hamnerius
(1993)
tarafından
yapılmış
calışmalarda
EMA
etkileniminin
deride
kızarıklığa
neden olduğu
gosterilmiştir.
Zwamborn
(2003)
tarafından
yapılmış bir
calışmada
EMA
etkileniminin
anksiyete,
depresyon,
sinirlilik
hali ile
ilişkisi
olduğu
gosterilmiştir.
Radyofrekans
radyasyonun
kişinin
dinlenme
sırasında
EEG
aktivitesini
artırdığı
gosterilmiştir.
Almanya’da
Frick ve
arkadaşlarının
yaptığı bir
calışmada
saptanan
semptomlar,
karın
ağrısı, baş
ağrısı,
bulantı, kas
ağrısı, kuru
cilt, diş
ağrısı,
mide-barsak
bozuklukları,
noralji,
kusma, boyun
ağrısı,
kol-bacak
uyuşmaları,
kas
krampları,
solunum
gucluğu,
aşırı
sıcaklık
hissi,
taşikardi,
uyku
bozuklukları,
duzensiz
kalp
atımları,
kısa donem
hafıza
sorunları,
konsantrasyon
bozukluğu,
bitkinlik,
bilinc
bulanıklığı,
zayışık,
goğus
ağrısı,
bulanık
gorme, kan
basıncı
yuksekliği,
gozlerde
şişlik,
dokuntu, sac
dokulmesi,
kaşıntı,
eklem
sorunları,
yerinde
duramama,
gerginlik,
duzensiz
barsak
hareketleri
ve gozlerde
sonup
yanmalardan
oluşmaktadır.
EMA’dan
etkilenen
insanların
kucuk bir
kısmında
ciddi
semptomlar
gorulmektedir.
isvec’te
yapılmış bir
calışmada;
toplumda
hastalık
izni, erken
emeklilik ve
sakatlık
emekliliği
%5,0 iken,
EMA’dan
etkilenen ve
EMH saptanan
kişilerde
ise bu
nedenlerle
%10’a
cıkmaktadır.
EMH ile
ilgili
Almanya,
isvec, ABD,
Kanada,
isvicre,
iran,
Avusturya
gibi
ulkelerde
yapılmış cok
sayıda
araştırma
bulunmaktadır.
Kalifornia’da
2072 kişide
yapılmış bir
calışmada,
EMH sıklığı
%3,2 olarak
saptanmıştır.
Bu
calışmada;
katılımcı
lar EMH’i
“elektrikli
cihazlar,
bilgisayarlar,
baz
istasyonu ya
da yuksek
gerilim
hatları
yakınlarındayken
alerji
yakınmaları
nın arttığı
ya da
kendilerini
daha duyarlı
hissettikleri”
şeklinde
tanımlanmıştır.
Aynı yıl
isvec’te
yapılmış
benzer bir
calışmada
ise EMH hızı
%1,5 olarak
saptanmış.
Turkiye’de
henuz EMH
ile ilgili
yapılmış bir
araştırma
bulunmamaktadır.
Bu araştırma
konu ile
ilgili
yapılacak
araştırmalara
yol
gosterici
olacaktır.
Bu
calışmada,
Ankara ili,
Kecioren
ilcesi Aşağı
Eğlence
Mahallesi’nde
bulunan bir
baz
istasyonunun
300 m.
yakınında
bulunan
evlerde
yaşayanların;
elektromanyetik
hipersensitivite
semptomlarını,
bu
semptomların
sıklığını
değerlendirmek
amaclanmıştır.
ARAŞTIRMANIN
GERECLERİ ve
UYGULANAN
YONTEMLER
Bu
araştırma,
Kecioren
ilcesi,
Aşağı
Eğlence
Mahallesinde
bulunan bir
baz
istasyonunun
300 metre
yakınında
bulunan
hanelerde
yapılmıştır.
Tanımlayıcı
tipte olan
bu
araştırmada
orneklem
secilmemiş
olup baz
istasyonuna
belirtilen
yakınlıkta
bulunan 182
haneye
gidilmiştir.
Bu hanelerde
yaşayan,
araştırma
sırasında
evde bulunan
ve
araştırmaya
katılmayı
kabul eden
18 yaş ve
uzeri 195
kişi ile
goruşulmuştur.
Araştırmada
yuz yuze
doldurulan
64 soruluk
bir anket
formu
kullanı
lmıştır.
Kişilerin
sosyodemografik
ozellikleri,
evde
gecirilen
sure, genel
sağlık
durumu, EMH
semptomları
(sinir
sistemi,
cilt,
hormonal ve
metabolik ve
diğer
semptomlar)
ve olası
EMAkaynakları
araştırmanın
değişkenlerini
oluşturmaktadır.
Toplanan
veriler SPSS
15.0 ile
bilgisayara
girilerek,
hata
kontrollerinin
ardından
analizleri
yapılmıştır.
Analizlerde
yuzde
dağılımı ve
ki-kare
kullanılmıştır.
Araştırma,
baz
istasyonunun
300 metre
yakınında
yaşayan
herkesi
temsil
etmemektedir.
Araştırma
ile ilgili
olarak
katılımcılara
bilgi
verilmiş ve
aydınlatılmış
sozlu
onamları
alınmıştır.
Calışma
Helsinki
ilkeler
Deklerasyonuna
uyularak
gercekleştirilmiştir.
BULGULAR
Araştırmaya
katılan 195
kişinin 90’ı
(%46,2)
25-44 yaş
grubunda yer
almaktadır.
Yaş
ortalaması
42,5±0,96
olup en
kucuk yaş
18, en buyuk
yaş 83 dur.
Bu kişilerin
131’i
(%67,2)
kadındır,
73’u (%37,4)
lise
mezunudur,
138’i
(%70,8)
evlidir.
Araştırmaya
katılan
kişilerin
173’u
(%70,3)
herhangi bir
işte
calışmamaktadır.
Katılımcıların
maruz
kaldıkları
EMA
kaynaklarından
etkilenme
durumunu
değerlendirmek
icin evde
yaşanılan
toplam sure,
hafta
boyunca evde
kalma suresi
sorulmuştur.
Araştırmaya
katılan 195
kişinin 91’i
(%46,7) aynı
evde
yaşadığı
surenin10
yıl ve
uzerinde
olduğunu,
95’i ise
(%48,7)
gunde 18
saat ve
uzerinde
evde
kaldığını
belirtmiştir.
Araştırmaya
katılanların
%31,8’i (62
kişi) en az
bir sağlık
şikayetlerinin
olduğunu
belirtmiştir.
fiikayeti
olduğunu
belirten 62
kişinin
%37,0’ı (23
kişi) kas
iskelet
sistemi
ağrıları
olduğunu,
%19,3’u (12
kişi) baş
ağrısı
olduğunu,
%17,7’si (11
kişi) ise
halsizlik ve
yorgunluk
şikayeti
olduğunu
ifade
etmiştir.
Katılımcılara
EMH ile
ilişkili
olabilecek
semptomlar
tek tek
sorulmuştur.
Katılımcıların
137’si
(%70,8)
başının
ağrıdığını,
125’i
(%64,1)
gergin ve
sinirli
olduğunu,
113’u
(%57,9)
yorgunluk ve
halsizlik
hissettiğini,
105’i
(%53,8) uyku
sorunu
yaşadığını,
103’u
(%52,8) sırt
ağrısı
olduğunu,
102’si
(%52,3) ise
eklemlerde
ağrı
olduğunu
ifade
etmiştir.
83’u (%42,6)
kendini gun
icerisinde
depresif
(sıkıntı,
bunaltı
hissi)
hissettiğini,
81’i (%41,6)
ise ciltte
kuruluk
olduğunu
ifade
etmiştir.
EMH ile
ilişkili
olabilecek
semptomların
sıklığı %7,6
ile %70,8
arası nda
değişmektedir.
Araştırmaya
katılanların
144’u
(%73,8) cep
telefonu,
85’i (%43,6)
telsiz
telefon,
83’u (%42,6)
bilgisayar
kullandığını
belirtmiştir.
Katılımcıların
cep telefonu
kullanma yıl
ortalaması
6,10 yıl
iken, telsiz
telefonun
6,50,
bilgisayarın
6,04,
televizyonun
ise 21,45
yıldır. Cep
telefonunun
gunluk
kullanım
suresi
ortalaması
28,34 dakika
iken, telsiz
telefonun
18,01,
bilgisayarın
116,30,
televizyonun
ise 284,40
dakikadır
(Tab-lo 3).
Araştırmaya
katılan 195
kişinin
sadece
%28,2’si (55
kişi) evinin
cevresinde
baz
istasyonu
olduğunu
ifade
etmiştir.
Cep
telefonunun
gunluk
ortancanın
uzerinde
kullanılması
ile ciltte
yanma hissi,
bir işe
başlamada
zorluk,
gozlerde
yanma, ağrı,
batma, kulak
cınlaması,
kulakta
basınc
hissi, sırt
ağrısı,
boğaz
kuruluğu,
kuru oksuruk
ve nefes
alıp vermede
zorluk
arasında
istatistiksel
olarak
anlamlı bir
ilişki
saptanmıştır
(p<0,005).
Telsiz
telefonun
gunluk
ortancanın
uzerinde
kullanı
lması ile
ciltte
his/duyu
kaybı, başta
ağırlık
hissi ve
bulantı/
kusma
problemi
arasında
istatistiksel
olarak
anlamlı bir
ilişki
saptanmıştır
(p<0,005).
Bilgisayarın
gunluk
ortancanın
uzerinde
kullanılması
ile
yoğunlaşmada
zorluk ve
kuru oksuruk
arasında
istatistiksel
olarak
anlamlı bir
ilişki
saptanmıştır
(p<0,005).
Televizyonun
gunluk
ortancanın
uzerinde
kullanılması
ile
carpıntı,
gozlerde
yanma,
batma, ağrı,
tat alma
problemi,
kulakta
ağrı,
eklemlerde
ağrı, nefes
alıp vermede
zorluk
arasında
istatistiksel
olarak
anlamlı bir
ilişki
saptanmıştır
(p<0,005).
Araştırmaya
katılanlara
sağlık ile
ilgili
şikayetlerinin
ne ile
ilişkili
olabileceği
sorulmuştur.
Bu
nedenlerden
işyeri ve iş
(%19,0),
yaşlılık
(%18,6),
gecim
sıkıntısı ve
cevre
koşulları
(%18,1) ilk
uc sırada
gosterilmiştir.
Bilgisayar,
televizyon,
baz
istasyonu,
cep telefonu
ve trafo
gibi EMA
kaynakları
da sağlık
ile ilgili
şikayetlerinin
nedenleri
olarak
gosterilmiştir
. Sağlık
şikayetlerini
EMA
kaynaklarına
bağlayanların
yuzdesi
2,6’dır. Bu
beş kişinin
dordu
(%80,0)
kadın, 45
yaş altı
(%80,0),
ikisi evli
(%40,0),
biri
ortaokul
mezunu,
ikisi (%40)
sağlık
sorunu
olduğunu,
dordu
(%80,0)
bilgisayar,
cep telefonu
kullandığını
ifade
etmiştir.
Katılımcıların
72’si
(%36,9)
unutkanlıklarının
olduğunu
belirtmiştir.
Araştırmaya
katılanlardan
unutkanlığı
olduğunu
belirtenlerin
28’i (%38,9)
unutkanlıklarının
son uc ay
icerisinde
arttığını,
43’u (%59,7)
unutkanlık
durumlarında
bir
değişiklik
hissetmediklerini
belirtmişlerdir.
Araştırmaya
katılan
kişiler ve
araştırmayı
yapan
gozlemciler,
evin baz
istasyonuna
olan
yaklaşık
uzaklığını
belirtmişlerdir.
Araştırmaya
katılan
kişilerin ve
araştırmayı
yapan
gozlemcilerin
tutarlılığı
Kappa testi
ile
değerlendirilmiş
ve
tutarlılık
%38,1 olarak
saptanmıştır.
Baz
istasyonu,
evine 100
metre ve
daha yakın
olan
kişilerin,
baz
istasyonunun
evine olan
yaklaşık
uzaklığını
doğru
bilenlerin
yuzdesi
diğerlerine
gore
yuksektir.
Kaynak :
istanbul Tıp
Fakultesi
Dergisi Cilt
/ Volume: 72
• Sayı /
Number: 3 •
Yıl/Year:
2009
Elektromanyetik Radyasyonun Canlılar Üzerindeki Etkileri Ile Alakalı
Yapılan Araştırmalar Ve Sonuçları
Aşağıda Medikal
Teknik Dergisinde yayınlanan,( Sayı:278, Yıl:2010) Yrd.Doç.Dr. Faruk
Levent tarafından yapılan araştırma sonucu derlenen araştırma
sonuçları sıralanmıştır. Buna karşın, elektromanyetik alanın insan
sağlığına zararlı olmadığını gösteren birçok araştırma sonucu da
bulunmaktadır. Anlaşılacağı üzere bilim çevrelerinde bu konu
üzerinde ortak bir fikir birliği bulunmamakla birlikte
elektromanyetik alanın insan sağlığına ne gibi etkileri olduğu
toplumda önemli bir kaygı ve merak konusudur.
·
Çocukluk çağı
kanserlerini inceleyen bir çalışmada, yüksek gerilim hatlarından 50
metre uzaklığa kadar olan alanlar içerisinde yaşayan çocuklar
incelenmiş ve lösemi oranında artış gözlenmiştir (Feychting ve
Ahlbom, 1993),
·
Elektrik
hatlarında çalışanların, beyin kanserine yakalanma oranının 7 kat
daha fazla olduğu tespit edilmiştir (Şeker, 1993).
·
Yapılan
epidemiyolojik çalışmalar yüksek gerilim hatları ve elektrikli ev
aletlerinin kanser riskini arttırdığı gözlenmiştir (Markov, 1994).
·
Günlük yaşamda
maruz kalınan EM alanların beyin tümörlerini; özellikle erkeklerde,
lösemi ve akut myeloid lösemiyi arttırdığı rapor edilmiştir (Frey,
1994),
·
Yüksek gerilim
hatlarına 100 metrelik mesafe içerisinde yaşayan yetişkinlerde
yapılan incelemede, lösemide artış bulunmuştur (Li, 1997).
·
ELF alanlara
mesleki olarak maruz kalmanın sonucunda, hem erkek hem de
kadınlarda, akciğer kanserinde artma olduğu tespit edilmiştir
(Floderus ve Stenlund, 1999).
·
Kanada’da
yapılan bir çalışmada çocukluk çağı lösemi hastalığı ile
elektromanyetik alana maruz kalınması arasında ilişki olduğu
görülmüştür (Green ve Miller, 1999).
·
Ortalama 0.4
microT veya daha yüksek manyetik alana 24-48 saat süresince maruz
kalan çocuklarda, eğer toplanan manyetik alanın uzun süreli
ölçümleri yapılırsa, istatistiksel olarak lösemi ve manyetik alan
arasında kayda değer bir etkileşim olduğunun görüleceği
belirtilmiştir (Ahlbom, 2000),
·
15-22 hafta
boyunca 15 microT’da 50 Hz alana maruz bırakılan farelerde lösemiye
yakalanma oranlarında kayda değer artışlar olmuştur (Vallejo ve
Sanz, 2001),
·
72 saat
boyunca 60 Hz’de, 1000-2000 microT alana maruz kalan insanlarda lenf
bezinin önemsiz miktarda büyüdüğü tespit edilmiştir (Heredia ve
Rojus, 2001).
·
Elektrikli
battaniye kullanan Afrikalı ve Amerikalı kadınlar üzerinde yapılan
araştırmada, battaniyeden yayılan manyetik alanın göğüs kanserinin
oluşmasında etkili olduğu belirlenmiştir (Zhu, 2003),
·
Norveçli
kadınlar üzerinde yapılan bir araştırmaya göre, elektrik hatlarından
yayılan manyetik alana sürekli maruz kalınmasının göğüs kanserini
arttırdığı kaydedilmiştir (Kliukiene, 2004),
·
ELF hatlarına
0-600 metre aralığında oturanlarda lösemiye yakalanma oranında artış
olduğu saptanmıştır (Draper, 2005),
·
Hayvanlar
üzerinde yapılan bir araştırmada, 2000 microT alana 52 hafta boyunca
haftada 30 saat süreyle maruz kalınmasının deri tümörüne neden
olduğu bildirilmiştir (McLean,1995),
·
Terziler ve
dikiş diken kişiler üzerinde yapılan araştırmada, dikiş
makinelerinden yayılan alanların bu kişilerde Alzheimer oranını
arttırdığı rapor edilmiştir (Sobel, 1996),
·
Alzheimer ile
güç kaynakları arasında bir bağ olduğu rapor edilmiştir (Feychting,
2003; Hakansson, 2003; Harmancı ve Emre, 2003),
·
Video,
bilgisayar ve monitör kullanan kadınlarda düşük yapma oranının
artabildiği belirlenmiştir (Şeker, 1993).
·
Elektromanyetik alanların; doğum ve üreme anomalileri, davranış
değişiklikleri ve nöroendokrin sistemde değişikliklere neden
olduğunu bildirilmiştir (Frey, 1994),
·
Yüksek gerilim
hatları ile düşük doğum yapma arasında yükselen bir risk ilişkisi
bulunmuştur (Li, 2002; Lee, 2002),
·
Elektromanyetik alanın DNA hücrelerinin hepsine olmasa da bazı
tiplerine zarar verdiği rapor edilmiştir (Ivancsist ve Pilger,
2005),
·
50 Hz
frekansta 750-1000 microT aralığındaki alana 24 ile 72 saat boyunca
maruz kalmak DNA’da hasarlara neden olduğu görülmüştür (Wolf, 2005),
·
Elektromanyetik alanının kalp oranlarını değiştirdiği saptanmıştır
(Sastre, 1998),
·
15 microT’lık
ELF’nin oluşturduğu alanların kalp ritminde küçük düşüşlere neden
olduğu rapor edilmiştir (Sait, 1999),
·
Mesleğinden
dolayı, 50 Hz manyetik alana maruz kalanlarda ölüm riski olan akut
kalp spazmı arasında zayıf bir bağ olduğu tespit edilmiştir
(Hakansson, 2003),
·
Elektromanyetik dalgalara mesleki maruz kalmalar ile kalp spazmı
riskinin artması arasında bir bağ olmadığı rapor edilmiştir (Ahlbom
ve Feychting, 2004),
·
Kamu
kuruluşlarında elektrikle ilgili bir alanda çalışan erkeklerde güç
frekansı alanları ile intihar arasında ilişki olduğu tespit
edilmiştir (Van Wijngaarden, 2000),
·
50 Hz frekans
altında 100 microT manyetik alana maruz kalan insanlar üzerinde
yapılan incelemede, tepki zamanlarında bir değişiklik olmadığı ancak
hafıza üzerinde olumsuz etkiler oluşturduğu belirtilmiştir (Podd,
2002),
·
Sıçanlar
üzerinde yapılan araştırma sonunda, 200 microT manyetik alana maruz
kalan deneklerde hafıza zayıflığı gözlenmiştir (Mostafa, 2002),
·
ICNIRP’nin
belirlediği sınır değerlerinin altında mobil telefon sinyallerinin
beyin elektriksel aktivitelerinde ve algılama fonksiyonlarında (dikkat,
hatırlama, tepki verme gibi) kısa süreli değişimlere neden olduğu
tespit edilmiştir. Fakat bu değişimlerin insan sağlığı üzerine
etkileri bilinmemektedir (Stewart, 2000).
Elektrohipersensitivite Hastalığı Nedir?
Elektrohipersensitivite elektromanyetik alanlara karşı aşırı
hassasiyet sonucu fiziksel rahatsızlıkların görülmesi hastalığıdır.
Elektrohipersensitivite sinir sistemi rahatsızlıkları, baş ağrısı,
halsizlik, stres ,uyku bozukluğu, ciltte yanma ve batma hissi, acı ,
alerji göz yanması , sabırsızlık , kaşınma , kalp ritim bozukluğu,
nefes alamama, denge kaybı, defresif ruh halii konsantrasyon
bozukluğu ve benzeri yaşanan problemleri kapsar.
Elektrohipersensitivite Semptomları
Genel Yorgunluk, halsizlik, Cilt Ciltte lekelenmeler, his/duyu kaybı,
yanma hissi, kuruluk, karıncalanma, kaşıntı,kızarıklık, tahriş,
Sinir Sistemi Baş ağrısı, başta ağırlık hissi, başta sıcaklık hissi,
baş donmesi, uyku bozukluğu, gerginlik/sinirlilik, gun icerisinde
depresif (sıkıntı, bunaltı hissi) hissetme,konsantrasyon gucluğu,
bulanık gorme, Hormonal/ Metabolik Carpıntı, kulak cınlaması, işitme
kaybı, kulakta ağrı, basınc hissi, tat alma gucluğu, koku alma
gucluğu, gozlerde yanma, ağrı, batma, ishal, kabızlık, bulantı,
kusma, kan basıncı yuksekliği tansiyon, Diğer Kuru oksuruk, karın
ağrısı, nefes alıp verme gucluğu, boğaz kuruluğu, alerji, sırt
ağrısı, eklemlerde ağrı, ureme sistemi uzerine etkiler .
Kaynak :
istanbul Tıp Fakultesi Dergisi Cilt / Volume: 72 • Sayı / Number: 3
• Yıl/Year: 2009
Elektromanyetik Alanın Etkilerinden Nasıl Korunabiliriz?
Yayılan ışınların her
biri tehlike sınırının altında olsa bile, birlikte etki yapınca çok
tehlikeli; kanser yapıcı, katarakt yapıcı vs. olabilmektedir. Şu
anda tavsiye edilen en Önemli tedbirler ise; hiç kimsenin EMR
kaynaklı cihazların başında tam gün çalışmaması, koruyucu önlük
kullanılması, iki saat EMR kaynaklı cihazların karşısında kaldıktan
sonra en az 15dk. süreyle ara verilmesi, gebelere EMR kaynaklı
cihazlardan uzak durmayasağı uygulanması vb. gibi ehemmiyetli
hususlardır.
Bu konu ile ilgili
bir kaç pratik tavsiye aşağıda sıralanmıştır.
·
Bilgisayar,
telsiz telefon, cep telefonu, mikrodalga fırın, saç kurutma makinası
gibi gündelik hayatın vazgeçilmez teknolojik aletlerini mümkünse
uzun süreler kullanmamalıyız.
·
Ev ve daire
alırken yüksek gerilim hatlarının nerelerden geçtiğine dikkat edip
bu hatlara en az 200 metre uzaklık olmasına dikkat etmeliyiz. Baz
istasyonlarının bulunduğu noktaların tam karşısında veya hemen
yanlarındaki yerleri tercih etmemeliyiz.
·
Bilgisayar
kullanırken, hem x-ışınlarından hem de elektromanyetik radyasyondan
korunmak için ekrandan en az bir kol boyu uzaklıkta olmalıyız.
·
Manyetik
alanların duvarlardan (metal dahil) geçebileceğini göz önüne
alınarak, yatak odalarımız veya uzun süre oturduğumuz yerlerin
yakınında çok akım çeken aletleri bulundurmamalıyız.
·
Elektrikli
tıraş makinesi veya saç kurutma makinesi gibi aletlerin, çok kısa
süreli kullanılmalarına karşın, yaydıkları elektromanyetik radyasyon
yüksektir. Bu nedenle elektrikli tıraş makinesini mümkünse şarjlı
kullanmalıyız. Saç kurutma makinesini uzun süreli kullanmak yerine
aralıklarla kullanmalıyız. Ayrıca uyku düzenimizin bozulmaması için
saç kurutma makinesini yatmadan önce kullanmamalıyız.
·
Elektrikle
çalışan radyolu çalar saatleri ve cep telefonlarını yattığımız
yerden mümkün olduğunca uzak tutmalıyız.
·
Dinlendirici
bir uyku için yatak odasında televizyon ve bilgisayar
bulundurmamalıyız. Özellikle yatarken bu cihazları tamamen
kapatmalıyız.
·
Açma-kapama
düğmelerinden tam olarak kapatılan aletler elektromanyetik alan
yaymaz, ancak fişleri takılı olduğu sürece elektrik alanı
oluşturmaya devam edebilirler. Bu nedenle elektrikli cihazlarımızı
ya açma kapama düğmesinden kapatmalı ya da fişini çekmeliyiz.
·
Geleneksel
ampullerin alanları düşüktür; ancak floresan gibi lambalar için aynı
şeyi söylemek mümkün değildir. Floresan lambalar, en çok
elektromanyetik radyasyon yayan aletler listesinde ön sıralarda yer
almaktadır. Halojen ve floresan gibi ekonomik lambaları kullanmamaya
özen göstermeliyiz.
·
Eğer
telefonumuz çekmiyor ya da düşük anten seviyesinde gösteriyorsa,
arama yapmakta ısrar etmemeliyiz. Çünkü cep telefonu, şebekeyi
aramak için çok daha güçlü bir elektromanyetik alan yayacak,
vücudumuz her aramada elektrik yüklemesine maruz kalacaktır.
·
Anne
karnındaki bebeklerde bağışıklık (savunma mekanizması) sistemi tam
olarak gelişmediği için vücut koruma sağlayamaz. Bu nedenle anne
adaylarının hamilelik sürecinde uzun süre cep telefonuyla görüşme
yapmaması elektromanyetik dalgalara uzun süre maruz kalmaması
açısından önemlidir.
·
Yüksek değerde
olan alanlardan veya sözkonusu alan içinde mevcut bulunan özellikle
metal cisimlerden uzak durulmalıdır.
·
Elektrik ve
manyetik alan üreten kaynakların kontrollü çalıştırılarak daha az
alan üretilmesi veya cisimlerde daha az temas akımı oluşturacak
şekilde değişiklikler yapılması sağlanmalıdır.
·
Temas akımları
cisimlerin topraklanmasıyla veya yalıtkan bir madde ile kaplanması
ile azaltılmalıdır.
·
Düşük
frekanslı elektrik alanların etkisini azaltmak için metal
bazlı(gümüş) perdeler (Faraday Kafesi) yerleştirilmeli ya da
ekranlama yapılmalıdır.
·
Düşük
frekanslı manyetik alanlar mumetal perdeleme tamamen yok edilmesede
bu material ile alan etkisi azaltılmalıdır.
·
Alan
değerlerinden vazgeçilemediği durumlarda elektrik ve manyetik alan
üreten kaynakların bulunduğu ortamlara fiziksel giriş önlenmelidir.
·
Sözkonusu
alanlara girenler ve bu alanlarda çalışanlar için uygun elbiseler ve
eldivenler gibi kişisel koruyucu ekipman sağlanmalıdır.
·
Günlük
hayattta kullandığımız elektrikli cihazların CE(Telekomünikasyon ve
elektrikli / elektronik cihazlar ile sistemlerin standard ve
düzenlemelerle belirlenen normal elektromanyetik ortamında
yaydıkları elektromanyetik bozulma seviyeleri ile hem kendi
çalışmasını, hem de diğer cihazların çalışmasını engellemeyecek ve
kendisi de diğer bozulmalardan etkilenmeyecek şekilde yeterli
seviyede yapısal bağışıklığa sahip ve elektrik dağıtım ağlarının
kendilerini ve beslemiş oldukları teçhizatlar ile telekomünikasyon
ağlarının kendilerini ve bunlara bağlı cihazları etkileyen
elektromanyetik bozulmalardan korunmuş olarak imal edilmeleri)
damgası taşıması sağlanmalıdır.